Çarşamba akşamı işten eve gelirken serviste "Acaba kadroları söylerler mi?" diye bir yandan Lig Radyo dinlerken,bir yandan da kendimce kimlerin oynamaları gerektiği konusunda beyin jimnastiği yapıyordum. Vardığım sonuç ise şuydu; "Hocam istediğin kadar adam dinlendir, Serkan ve Cale hariç!". Zira aylardır doğru düzgün top maç oynamayan Tayfun ve "bir insan kendini bu kadar mı geliştiremez(!)" dedirten Ferhat'ın Simao-Quaresma karşısında çok ta fazla varlık gösterebileceklerini düşünmüyordum. Nitekim eve geldim,sözkonusu ikilinin ilk 11'de olduklarını gördüm ve maçın sonucuna dair ümitlerim ciddi derecede azaldı. Nitekim maç başlayınca da çok haksız olmadığımız gözüktü. İlk yarı ne yaptığımızı bilmez haldeydik ve yeni bir çıkış arayan ve bu maçı "test maçı" olarak gören Beşiktaş'ta bu halimizi affetmeyecek bir çok isim vardı. Nitekim affetmediler de.
2. yarı enteresan başladı. Pawel'in kafası direkten dönmese 46.24'te maç 2-2 olacaktı. Sonrasında Alanzinho bizi yanıltmadı,çok net bir gol kaçırdı, Beşiktaşın atakları da vardı,vs. 2-1 lik mağlubiyet ve Gaziantep BB'de oynayan,Manisa yıllarında Arda ve Selçuk İnan'ın ev arkadaşı olan Zafer Şakar'ın 90.dk'da Manisa'ya attığı golle kupaya veda ettik.
Maçtan önce Şenol Hoca'nın bazı isimleri dinlendirmesini bekliyorduk ama -ben dahil- hiç kimse bu kadarını beklemiyordu. Hoca "0" risk aldı. En önemli oyuncularını bırakın ilk 11'i, 18'e bile almadı."Bu kadroyla puan alırsak alırız,alamazsak da G.Antep Bld'nin puan kaybını bekleriz. Olmazsa da olmaz" dedi Şenol Hoca.. Olmadı nitekim.
Her ne kadar Şenol Hoca'nın kadro kumarı kupadan elenmemize yol açtıysa ve her ne kadar maçtan önce Serkan ve Cale'nin kesinlikle oynamaları gerektiğini düşünsem de maçtan sonraki görüşüm Şenol Hoca'nın doğru bir iş yaptığı yönünde.Zira Selçuk,Jaja ya da bir başka oyuncu; 1 dk bile oynasa,o oyuncunun % 1 ihtimal bile olsa sakatlanma,kırmızı kart görme riski vardı. Şenol Hoca bu riski -Umut ve Colman hariç- almadı ve bence bu hareketiyle camiayı şampiyonluğa daha da inandırdı. Şampiyonluğa ne kadar odaklandığını cümle aleme gösterdi ve çevremdeki Trabzonsporlulara baktığımda, kupadan elenmemize rağmen Çarşamba akşamından bu yana Fenerbahçe maçına olan inancın daha da arttığını görüyorum.
Pazar günü Kadıköy'de futbol şansı bize çok büyük bir kahpelik yapmaz, Fenerbahçe bu sezon hiç oynamadığı kadar iyi & biz bu sene hiç oynamadığımız kadar kötü oynamazsak ve Bünyamin Gezer ve yan hakemler adam akıllı bir maç yönetirlerse, oradan hiç çıkamadığımız kadar rahat bir galibiyetle çıkacağımıza ve Şenol Güneş'in kupa maçındaki kadro kumarının tutacağına inanıyorum.
Futbolda asla "garanti" diye birşey yoktur. Dolayısıyla herhangi bir sebeple mağlubiyet bile alsak, 19. hafta puan durumunun 1. sırasında, puan farkıyla Trabzonsporumuzun adı yazacak. Kazanılamayan 3 maç sonrasında mutlaka bir huzursuzluk olur ve basın da buna tuz biber eker ancak bu sene tüm krizleri mükemmel yöneten Şenol Güneş'in olası bir travmayı da bertaraf edeceğine inanıyoruz.
Temennimiz 2. senaryonun değil,1. senaryonun gerçekleşmesi ve Pazar günü Kadıköy'den 3 puanla çıkarak Fenerbahçe'nin ve Aykut Kocaman'ın fişini çekmemiz.
İnancımız tam... O sene; bu sene...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder