29 Kasım 2011 Salı

Selektör = Şike

Fotoğraftaki yazıda da gördüğünüz gibi Yargıtay kararını verdi. Sözkonusu kararla birlikte trafikte seyir anındaki bir aracı yakından takip eden, sıkıştıran, selektör yapan kişinin bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildi.

Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önleyen 6222 Sayılı Kanun'da yapılan değişikliklerle ülkemizde şike yapmanın cezası 5-12 yıldan 1-3 yıla indirildi - ki uzmanların söylediklerine göre bu cezalar genelde alt sınırdan uygulanıyor.

Sonuç olarak baktığımızda;  selektör yaparak bir kişiyi taciz etmenin,trafikte düzeni bozmanın cezasıyla milyon dolarların ve milyon dolarlık egoların döndüğü futbol sektöründe şike yapmanın cezaları eşitlendi.

Şimdi konuyla ilgili sorulara geçelim;

  • Selektör yaparak önlerindeki arabaları taciz etmekten ceza alan 5 kişi birleşip bu cezanın ağır olduğu gerekçesiyle yasanın değişmesini isterlerse Meclis'teki partilerden bu konuda bir yardım görecekler mi? (Bkz. Şike Yasası'nın değişmesi)
  • Karşı şeritten gelen ve gündüz vakti farlarını açık unutan bir vatandaşı uyarmak için selektör yapanlar, karşı şeritten geçen arkadaşlarına selam vermek için selektör yapanlar da cezaya maruz kalacaklar mı? (Bkz. Kurunun yanında yaşın da yanması)
  • Şike yaparken telefonda konuşmaktan çekinip selektörler yardımıyla haberleşen, yani bi nevi hem selektör hem şike yapanların cezalarında herhangi bir indirim sözkonusu olacak mı?
  • Şike yaparken selektör yaparak haberleşmeye niyetlenip aküleri bittiği için selektör yapamayanlar selektöre teşeb.. pardon, şikeye teşebbüsten yargılanacaklar mı?
  • Arabayı kullanan selektör yaparken yan koltukta oturan kişi şike faaliyetinde bulunursa nasıl bir yaptırım uygulanacak?
Biraz da konuyla ilgisiz(!) sorular soracak olursak:

  • Bu ülke ne zaman sözde değil özde bir hukuk ülkesi olacak?
  • Bu ülkede güçlüler güçsüzleri ezmeye ne zaman bir son verecek?
  • Bu ülkede parlamentoyu ne zaman güçlülerin maşalığını yapmayan, figuran olmayan, aklı hür iradesi hür, Allah korkusunu kalbinde hisseden insanlar dolduracak?

Namusuyla yaşayan,namussuzların cezalarını çekmelerini isteyen insanları öyle bıktırdılar, öyle susturdular, her seferinde öyle ezdiler ki bu memlekette... İnsanlar böyle bir ülkede yaşadıklarına utanır hale geldi.


Haklarımız haram olsun! Hepinize yazıklar olsun!

23 Kasım 2011 Çarşamba

Direkten Dönmek

Ligin 1. haftası. Manisaspor deplasmanının 2. yarısında Serkan'ın vuruşu direkten döndüğü anda maçın skoru 1-0 Trabzonspor lehine. Maç skoru 1-1.

Ligin 2. haftası. Avni Aker'deki İBB mücadelesinde maç 0-0 devam ederken ilk yarıda Volkan'ın, 2. yarıda Alanzinho'nun vuruşalrında direk gole izin vermiyor. Maç skoru 0-1 İBB.

Ligin 3. haftası. Samsunspor deplasmanının 2. yarısında Colman'ın plasesi direkten döndüğü anda maçın skoru 1-0 Trabzonspor lehine. 2 dakika sonra gol yeniyor ve maç 1-1 sona eriyor.

Ligin 10. haftası. Avni Aker'deki Kayseri maçı 1-0 devam ederken Burak'ın müthiş frikiğinde top önce direğe,sonra kale çizgisinin içine,sonra tekrar direğe çarpıp dışarı çıkıyor. Ancak gol geçerli sayılmkadığı için bu pozisyonu da listemize alıyoruz. Neyse ki bu pozisyon diğer maçların aksine sonuca etki etmiyor,maç 2-1 Trabzonspor üstünlüğüyle ve Trabzonspor adına 3 puanla sonuçlanıyor.

Bu şekilde hesap yapmak ne kadar doğru tartışılır ama ligde direkten dönen toplar sonucunda  kaybettiğimiz puan; 7.

Gelelim Şampiyonlar Ligi'ne.

Inter deplasmanında Halil'in müthiş volesi direkten dönüyor. Neyse ki Celustka pozisyonu golle sonuçlandırıyor. Sonuç 1-0 Trabzonspor lehine.

Grubun 4. maçı Avni Aker'de CSKA'ya karşı. Dakikalar 90'ı gösterdiğinde Celustka'nın kafası..Direk.. Maç sonucu 0-0.

Ve nihayet Avni Aker'deki İnter maçı. Halil'in kendi ifadesiyle ilk maçta girmesi gereken top girmemişti. Dün önce defansa sonra direğe çarpan top ağlara gidiyor. Ancak maçın kırılma anında direk yine yanımızda değil karşımızda... Ve maç skoru 1-1.

Adrian'ın kafası direkten dönünce "Avrupa'da tamam mı devam mı?" sorusunun cevabı da Lille deplasmanına kalıyor.

Şampiyonlar Ligi'nde direkten dönen toplar sonucunda kaybettiğimiz puan; 4.

Önce ön elemelerdeki fahiş hakem hataları -ki bunlardan etkilenmeden Şampiyonlar Ligi'ne geldik malum şekilde-... Sonrasında gruplardaki direk şanssızlıkları.

Lille deplasmanından önce Şenol Hoca bu konuda bir önlem alabilir mi, takımı havaalanından önce hamama falan mı götürür bilmiyorum. Yalnızca Lille deplasmanından "Avrupa Kupaları'nda 2. tur için direkten dönmüş bir takım" olarak dönmemizi istemiyorum.. Bu ihtimali düşünmek dahi istemiyorum..Hele de dünkü muazzam saha içi performansından sonra...

Şansımız bol olsun. Allah bizi son maç esnasındaki kalp krizlerinden,sinir krizlerinden, nefes darlıklarından korusun.